The Lobster/ İstakoz (2015)
Dogtooth (Köpek dişi) filmi ile sınırlarını zorlayan Yunan yönetmen Yorgos Lanthimos yine absürt ve sıra dışı bir hikaye ele almış. Distopik film türü olan "The Lobster" yakın gelecekte geçiyor. Bekar olan ya da yalnız kalmış kişilerin tutuklanıp bir otele tıkıldığı bir hikaye düşünün. Yakın gelecek demiştim belki de bu mümkün(!) Evet şimdi bu otelin kurallarına geçelim. 45 gün içerisinde cinsel tercihlerinize göre bir partner bulmanız gerekiyor. Bulmadığınız takdirde ise kendi seçtiğiniz bir hayvana dönüşüyorsunuz. Ormanda da doğal yaşantınıza bırakılıyorsunuz. Burada bir duraksıyorsunuz bu kadar da absürt bekliyor olamazdınız? Ama evet toplum baskısı, modern zamanın dayattığı ikili ilişki modeli ile anca bu şekilde dalga geçilebilirdi. David bir 'ıstakoz' olmak istiyor. Bunun nedeni ıstakozlar, aristokrat gibiler ve 100 yıldan fazla yaşarlar.
Ayrıca bkz: Bu yazım tamamen spoiler niteliğindedir fakat film sonuç odaklı değil, amaç odaklıdır. Bundan dolayı filme dair verilen detaylar izleme isteğinizi kırmayacaktır. En azından ben öyle umuyorum.
David, eşi tarafından terk edilince "yalnız toplama timi" tarafından tutuklanır. Daha önce bu otelde başarısız olup şimdi bir köpeğe dönüşen kardeşi Bob ile birlikte otele gider. Oradaki tüm 'tutuklulara' tek tip kıyafet verilir. Tutuklu diyorum çünkü hapisten farkı olmayan kurallar içerir. Herkes kendi denginde olan biriyle partner olmaya çalışır. Sürekli burnu kanayan bir kadın, burnu kanamayan ama kanıyormuş gibi gösteren başka bir erkekle eşleşir. Tartışan çifte bir çocuk verilir ve tartışmalarının yatışması beklenir. Buradaki mesaj ise şudur: Modern toplumun, insanların partner tercihlerinin statüsüne ve misyonuna göre belirlemesini baskılar. David, asla gülümsemeyen ve herkesten nefret eden kısa saçlı kadınla iyi bir partner olacağı fikrine kapılır. Ama unuttuğu bir şey vardır: UYUM. David de onun gibi duygusuz gözükmek zorundadır. Kadın, David'in köpek olan kardeşi Bob'u öldürmüştür. Aslında bu hala kadının testidir. David tuvalette ağlayınca aslında duygusuz olmadığı ortaya çıkmıştır. Otel yönetimi ceza olarak derhal hayvana çevirmektedir. David otelde çalışan hizmetkar kadının yardımıyla duygusuz kadını değişim odasına bırakmıştır. Oteli bir daha dönmemek adına terk etmiştir.
Ormana doğru gidiyordu, yalnızlar çetesine doğru. Başka bir distopya başlamıştır onun için . Evet yalnızlar çetesi diye bir şey vardı. Her zaman sisteme karşı olup, kendi katı sistemini oluşturan aykırı gruplar vardır. Modern yaşamda da var olan sistemi kabul etmeyip, daha katı olan bir sisteme dahil olanları eleştirmiştir burada. Yalnızlar çetesinde de "çift, sevgili, partner" kavramları yasaktır. Asıl olan tek kavram "kardeşlik"tir. Film, 'çift olmak' ya da 'yapayalnız kalmak' iki seçenek üzerine düşünmenizi sağlıyor. Böylece iki farklı distopyanın kapışmasına şahit oluyorsunuz. Buradan itibaren filmi bir kadının ağzından dinliyorsunuz. Miyop kadının günlüğüne yazdıklarını dinlemeye başlıyorsunuz. David'in başına olmasını istemediği bir şey gelmiştir. Aşk yaşanmaması gereken yerde miyop kadına aşık olmuştur. David de bir miyoptur. Bir ormanda aykırı bir şekilde yaşasanız da size 'uygun' olan kişiye aşık oluyorsunuz.
***SPOİLER***
Aşkın yasak olduğu orman David ve miyop kadın kendi kodladıkları işaret diliyle anlaşmaya başlamışlardır. Ormandan kaçıp şehirde bir çift olarak hayatlarını sürdürmeye karar vermişlerdir. Fakat miyop kadının günlüğü çoktan yalnızlar çetesinin eline geçmiştir. Bu ilişkiden haberdarlar ve katı cezalarından birini vermeye hazırlar. Miyop kadın göz ameliyatında kör edilir. David ve miyop kadın ormandan kaçar. Hayal ettikleri şehir hayatını yaşamaya hazırlardır fakat kadın kördür.
David, aynı şartlar içinde olmak için kendini kör etmeye karar verir. Eline bir bıçak alıp gözüne batırmaya hazırdır. Kadın kafede bir koltukta oturup onu beklemektedir. Ve film burada biter. İzleyici filmin nasıl bir sonla bittiğini asla bilemez. David, kendini kör edip, kadınla "uyumlu" bir hale mi gelecekti yoksa onu kaderine mi terk edecekti?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder