Kitap yakmak zevklibir iş ve kitaplar günlere göre yakılıyor.
Bu baskıcı toplumda, yasak olan sadece kitaplar değil. Devlet tarafından yayınlanan
sözde eğitici olan programların yayınlandığı “Televizör” izlemek dışında diğer
bilgi kaynakları da yasak. “Kuzenler” adı verilen sistem çerçevesinde, aileden
atılma korkusuyla kuzenlerin birbirlerini izlemeleri en önemli etkinlik. Bunun
dışında bireyler hap içip başka bir şey düşünmeden yaşamlarını devam
ettiriyorlar. Beyin yıkayan, tek tip insan yaratmayı amaçlayan programlar
gitgide insanları kişiliksiz hale getiriyor.
Fahrenheit 451; konusunu okuduğunuzda ya da ilk izlediğinizde
fantastik gelebiliyor fakat verdiği mesajları düşündüğünüzde ve filmdeki toplum
yapısı ile çeşitli dönemlere ait toplum sistemlerini karşılaştırdığınızda çok
farklı noktalara gidebiliyorsunuz. Filmde; devlete körü körüne inanan ve kuzen
sistemi dışına çıkmaktan korkan bireylerin durumu, bireyleri tek tip haline
getirmek ve başıbozukluktan korumak için kurulan sistem dikkat çekiyor.
Kitapların geçmiş ve günümüzde suç unsuru olarak hep yok edilmeye çalışıldığı
gerçeği, böyle bir sisteme muhalif olan bireylerin tutumları ve gördükleri tavır,
sizi ister istemez geçmiş ve günümüzdeki durumlar hakkında sorgulama yapmaya
götürüyor. Kitapların devlet tarafından suç unsuru olarak görülmesini tarihin
bir tekerrürü olarak görüyoruz: Ortaçağ dönemindeki yaklaşımlarda da,
putperestliği yayan kitapların olduğu bahane edilerek İskenderiye
Kütüphanesi’nin yakılması gibi.
Bir toplum düşünün; öyle bir toplum ki bireylerin düşünme
yetileri yok… Fahrenheit 451 bu durumu oldukça ön plana çıkaran bir film.
Filmin esas adamı olan Guy Montag bir itfaiyeci. Evet bir itfaiyeci fakat sandığınız
gibi yangın söndürmekle değil, ateş yakmakla yükümlü zira filmde itfaiye çalışanlarının
görevi oldukça ilginç; kitap toplayıp yakmak. Devlet için kitap yasaklanması
gereken başlıca materyal. Kitap okumak, biriktirmek toplumsal bir suç olarak
lanse ediliyor ve insanların beyinleri kitapların zararlarıyla dolduruluyor.
Kitapların yasaklanma nedeni ise; kitap okumanın insan düşünme gücünü
tetikleyen bir unsur olması. Kitaplar sayesinde insanlar farklı bilgileri alıyor,
değişik duygularını aktif hale getiriyor, sorgulama yetisini kazanıyorlar. Bu
durum devlet yönetim mekanizmasının sorgulanmasına yol açabileceğinden, birlik
ve beraberliği bozabileceğinden, devlet kendi hâkimiyetinin tehlike altına
girmemesi için kitap okumasına karşı çıkıyor. Montag kendine bir görev
belirlemiştir.
“Pazartesi Miller Yakarız, Salı Tolstoy, Çarşamba Walt
Whitman. Cuma Faulkner, Cumartesi ve Pazar da Schopenhauer ve Sartre…”Görevini
böyle anlatıyor Montag...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder