Auteur sinemacı olarak bilinen Victor Erice'ın ilk filmi olan "el espíritu de la colmena" 1973 yapımı ve belli ölçülerde politik sinema özelliğini taşıyan bir filmidir. Auteur Nedir? Bir sinemacının tam anlamıyla sinemacı olmasıdır. Çekilecek filmin senaryosundan, kullanılacak malzemelerden, yönetiminden tamamen yönetmenin sorumlu olunmasıdır.
'El espíritu de la colmena' yani 'Arı kovanının ruhu' 1940'ta İspanya iç savaşından hemen sonra, Kastilya Bölgesi'nde bir yaylada geçiyor. Bir aileyi özellikle iki kız çocuğunu İsabel ve Ana'yı odak alır. Baba(Fernando) arıcılık ile uğraşma ve bunun üzerine bir kitap yazmayı planlamaktadır. Anne(Teresa) kime yazdığı belli olmayan gizemli mektuplar yazmaktadır. İki kız kardeş İsabel ve Ana kasabaya gelen filmi heyecanla izler.
Gösterilen film, Frankenstein'ın 1930 yapımıydı. İzleyiciler
pür dikkat filmi izliyorlardı. Frankenstein, göl kenarında beliren kızın yanına
gider ve biraz zaman geçirir. Daha sonra halk, Frankenstein'ı çocuğu öldürmekle
suçlayıp, linç eder. Çocuklar bu sahneden çok etkilenmişlerdir. Özellikle Ana
bu sahnenin ne anlamaya geldiğini sorgular. İsabel, Ana'nın bu merakını görünce
kendi yarattığı fantezi dünyasına kardeşini de çekmek ister. İsabel, kardeşine
onların sadece bir film olduğunu, Frankenstein'ın ölmediğini ve onun yakınlarındaki
harabe bir evde kaldığını söyler. Ailenin kendilerini dış dünyadan soyutlamaları
çocukları başka şeylere yönlendirmeye başlamıştır bile. İsabel ve Ana bahsi
geçen bu harabe yere gider ve umduğunu bulmaz. Ana daha sonra yalnız başına bir
maceraya atılmak ister ve düzenli olarak harabe eve gider. Burada yönetmen
sinemanın, hayal gücünün inşasında nasıl bir etkisinin olduğuna vurgu yapıyor.
Ana bu harabe eve ziyaretlerini sürdürürken, büyük bir
ayak izi görüyor ve filmdeki canavar onun için artık daha yakındadır.
Milliyetçilerden kaçan bir asker, Ana'nın meşhur harabe evine saklanır. Askeri
görünce Frankenstein olduğunu düşünen küçük kız ona yiyecek ve giyecek
götürmeye başlar. Babasının paltosu da bu giyeceklerden biridir. Bir gece
cumhuriyetçiler tarafından taranan asker orada hayatını kaybeder. Ana arkadaşını
ziyarete gittiğinde artık orada değildir. Soruları cevapsız kalmıştır. Babasıyla
harabede karşılaşan Ana, onların arkadaşına zarar verdiğini düşünüp kaçar. Gece bir derede Frankenstein'ın yansımasını görür. Ana
hayalinin vücut bulduğuna ve ruhun varlığına inanmıştır.Gün ağarırken babası
tarafından harabenin yakınlarında uyurken bulunan çocuk, yaşadığı travmanın
etkisi altında birkaç gün kimseyle konuşmuyor.
Bir gece uykusundan uyanan Ana, petek balkon kapısından
dışarı bakıyor. Burada filmin adıyla ilişiğine özellikle değinmek gerekiyor;
kovandan dışarı bakmaya cesaret eden ilk kişinin Ana olması tesadüf değil. Ana
gözlerini kapıyor ve harabedeki arkadaşıyla konuşabiliyor.
Filmin tamamen çözümlemesine gelecek olursak, o dönem
yaşanan iç savaş sonrası ailelerin endişeli olması ve tek umudun yeni nesil
olması, Victor Erice'in filmin odağında Ana'yı kullanmasının sebebidir.
Fernando'nun(Baba) arıcılık yapması, kovanları ve içinde durmadan bal yapan arıları
izlemesi, sınırlı bir alan içine hapsedilmiş olsa da durmadan çalışıp ürün
veren arıları, itilen ve dışlanan cumhuriyetçilere benzetme içgüdüsü ile
hayranlıkla izlemektedir. Köklü bir cumhuriyet taraftarı olan Victor Erice
ideolojisinden kopamamış ve bunu filminde işlemiştir.
Victor Erice bir
söyleşisinde “Filmlerimdeki ana
karakterler onları keşif ve ilhama götüren bir yolda seyahat ederler ve öyle
umuyorum ki seyirciler de bu yolu onunla beraber alırlar ve sonunda kendi keşiflerini
deneyimlerler” der. İzleyiciyi içine alıp, derin çözümlemeler yaptıran film
usta yönetmeni destekler niteliktedir.



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder