Meksikalı yönetmen, Alejandro González Iñárritu Babel filminde de tarzının dışına çıkmamıştır. Filmi anlatmadan önce Iñárritu'den bahsedelim. Quentin Tarantino, Stanley Kubrick ve Alejandro González Iñárritu olmazsa olmaz dediğim 3 yönetmen. Bu yönetmenlerin tüm filmlerini izlediğimi ve hepsine ayrı ayrı hayran kaldığımı söyleyebilirim. Fakat 2014'te gösterime giren ve en iyi film ödülü alan 'Birdman' Iñárritu'nun tarzının dışında ve tam bir Hollywood filmiydi. Hollywood oyuncularının girmiş olduğu tükenmişlik sendromunu tek kamera ile işlenmesi son derece kayırma filmi olarak nitelendirebilirim.
Babel ve Amores Perros(Paramparça Aşklar Köpekler) filmleri tema olarak birbirine çok benzeyen, yerel motifleri içeren filmlerdir. Iñárritu'nun bu iki filmi Quentin Tarantino'nun Pulp Fiction(Ucuz Roman) filmi ile çok karşılaştırılmaktadır. Tema olarak, farklı hayatların ortak ve kesişim noktaları vurgulanır.
Babel filmi, 4 farklı yaşantının iletişimsizlik dahilinde birbirleriyle olan bağlantısının üzerine kurulmuştur. Başrollerinde Brad Pitt, Cate Blanchett, Gael Garcia Bernal, Koji Yokusho, yer almaktadır. Film, Fas'ta bir çobanın tüfek almasıyla gelişir. Keçi otlatmaya giden iki kardeş, babalarının aldığı tüfeğin uzaklık mesafesini test etmek için uzaktan gelen bir otobüsü nişan alır. Otobüs Amerikalı turist kafilesini taşımaktadır ve mermi Susan'ın boynuna isabet eder. Susan ve Richard iki çocuğunu Amerika'da Meksikalı bakıcıya bırakmış ve Fas'a seyahat etmektedir.
Meksikalı bakıcı kadın, oğlunun düğünü için Meksika'ya gitmek istiyor fakat Richard kabul etmiyor. Meksikalı kadın, çocukları da yanına alarak Meksika'ya düğüne gidiyor. Düğün dönüşü kadını Amerika'ya bırakan yeğeni pasaport sorunu yaşar ve polislerden kaçarlar. Kadın ve çocukları çölün ortasında bırakarak "geri döneceğini" söyler.
Bu sırada Amerikalı çift otobüsle bir köye giderler ve orada ambulansın gelmesini beklerler ve bu sıkıntılı süreçte otobüs yolcuları rahatsız olur ve sonunda Amerikalı çifti bırakarak giderler. Köyde bir doktor bile yoktur. Kadının yarasını tedavi eden bir baytardır(veteriner). Aşırı lüks yaşantıdaki Amerika ile doktoru bile olmayan Orta Doğu'daki bir köyün karşılaştırılıp, hayatların çarpıştırılması iyi bir eleştiridir. Susan'a Arapça dua eden köylü kadına odaklanılması yine dini farklılıkların merhametin ve hümanistliğin önüne geçemeyeceğine dair sağlam bir eleştiridir.
Fas polisi kurşunun nereden ve hangi silahtan çıktığını araştırmaktadır. Çobana ait olduğu öğrenilen silahın peşine düşülür ve çocukları kaçarken görürler. Polisin iki kardeş, Ahmet ve Yusuf’la çatışmaya girmesi gerilimin üst seviyelere çıkmasını sağlayan faktörlerdendir. Aslında iki kardeşin masum merakının onları getirdiği bu durum filmin temasını desteklemektedir. Turistlerin yerli halkı terörist gibi algılaması, buna neden olan en önemli etken ise köylülerle iletişimin sağlanamamasıdır. Köylüler yardımcı olmaya çalışsa da turistler için onlar terörist gözüyle bakılmaktadır. Nitekim Susanı vuran çocuklar bile farkında olmadan vuran masum çocuklardır. Fas devleti gözünde onlar bir terörist gibi algılanması ise yine iletişimsizliği gösteriyor. Tekrar Meksikalı bakıcı kadın ve çocuklara yönelinir. .Çölde çocuklar için su aramaya çıkan ve yolu kaybeden bakıcı sabaha kadar yolu aramasına rağmen bulamaz. Aç ve susuz kalması seyircide bu çocukların sonu ne olacağı gerilimini artmasına neden olmuştur.
Biraz spoiler verelim
Fas polisi, silahın peşine düşmüştür. O sırada Japonya'da yaşayan baba ve kızın öyküsü de filmin geçiş noktaları arasında yer almaktadır. Yasojiro’nun yakın zamanda karısı ölmüş, tüm sevgisine rağmen sağır ve dilsiz kızı Chieko ile bir türlü iletişim sağlayamamanın sıkıntılarını çekmektedir. Annesinin intihar etmesinden de derin bir şekilde etkilenen Chieko, insanlarla iletişim sağlamak için bedensel bir çözüm arayışı içerisine girmiştir. Japonya'da geçen sekanslar genellikle dış mekan ve kalabalıktır. Bunun nedeni Chieko'nun bu kalabalığa rağmen kuramadığı iletişim problemidir. Tekrar, Meksikalı bakıcıya yönelen yönetmen, bakıcının şefkatli ve merhametli oluşu filmi yumuşatmaktadır. Bakıcı çocukları ararken, tesadüfen polisler onları bulur ve kurtulurlar. O sırada bir türlü gelmek bilmeyen ambulansı bekleyen Richard sinir krizlerine girer ve etrafındaki insanlara kızmaya başlar ve en sonda helikopter gelip onları kurtarır.
Yasojiro ava merakı olan birisidir, oda bir süre önce karısını kaybetmesi sonucu psikolojik sorunlar yaşamaktadır. Yasojiron’un silahından yaralanan Susan, polisler tarafından aranmaktadır. Bunun yanı sıra Japon polisi, faklı ülkelere giderek av yapmayı seven iş adamı Yasojiro’yu, üzerine kayıtlı bir tüfekle suç işlendiği gerekçesiyle aramaktadır. Aslında bir av seyahati sırasında başka bir Faslı'ya hediye edildiği öğrenilmiştir.
Filmin detaylandırılması ve eleştirisine gelecek olursak, filmde sahne geçişleri çok fazladır. Bu filmi daha çarpıcı yapan unsurdur. Bu geçişler kopukluğa sebep olmamakla birlikte 4 farklı hayatın bağlantısını çıkarmamızı sağlıyor. Filmde diyalog kullanımı çok fazladır. Meksika ve Fas'da geçen sahnelerde diyalog kullanımı daha yoğundur bu da iki ailenin durumunun birbirini tamamlayan ögeler içermesidir. Filmde müzik kullanımı çok azdır. Genelde Meksika yerel müzikleri kullanılmıştır. Bunun sebebi Alejandro González Iñárritu'nin yerel motiflerden kopmayışı ve imzasını atmasından dolayıdır.
bermalcim severek izliyoruz, devam lütfen
YanıtlaSil